enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,7234
EURO
35,2285
ALTIN
2.445,76
BIST
10.647,91
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
30°C
İstanbul
30°C
Açık
Pazartesi Açık
31°C
Salı Hafif Yağmurlu
32°C
Çarşamba Az Bulutlu
29°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
28°C

TEMA Vakfı: Doğayla Uyumlu Yaşamaktan Başka Çaremiz Yok

TEMA Vakfı, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, bugünün ve gelecek nesillerin yaşamının doğrudan bağlı olduğu doğal varlıklar üzerindeki baskı ve tahribatlara dikkat çekti.

TEMA Vakfı: Doğayla Uyumlu Yaşamaktan Başka Çaremiz Yok
02.06.2022 13:20
0
A+
A-

TEMA Vakfı, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, bugünün ve gelecek nesillerin yaşamının doğrudan bağlı olduğu doğal varlıklar üzerindeki baskı ve tahribatlara dikkat çekti. Doğanın yükünün her geçen gün arttığını belirten Vakıf, bu yükün azaltılması için tüm insanlara görevler düştüğünün altını çizdi.

 

Bu yıl #TekBirDünya sloganıyla kutlanan Dünya Çevre Günü’nde Birleşmiş Milletler, “Evrende milyarlarca galaksi, galaksimizde milyarlarca gezegen, ancak sadece bir dünya var” diyerek, dünyayı yaşanabilir yapan iklimin ve doğal varlıkların korunması konusunda herkesi duyarlı olmaya ve adım atmaya çağırdı. TEMA Vakfı bu özel günde, insanların neden olduğu iklim krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirliliğin, gelecekte yaşamı ve refahı olumsuz etkileyecek en büyük problemler arasında yer aldığını vurguladı. 

 

Doğayı korumanın, gezegenimizi ve kendi yaşamımızı korumak anlamına geldiğini ifade eden TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç; “Evrende içinde yaşam olduğu bilinen tek gezegen dünyamızdır. İnsanların, doğal varlıklar üzerindeki etkilerini dikkate almayan, sürekli büyüme odaklı bir ekonomik anlayışla yaşam kaynaklarını hızla tükettiği ise artık yadsınamaz bir gerçektir. Bugünkü tüketim anlayışı ve ekonomik talepleri karşılamak için 1.8 dünya gerekmektedir.  Ne yazık ki, özellikle 1970’li yılların başından itibaren bugünün ve gelecek kuşakların yaşamını, refahını etkileyen bu gidişin durdurulması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu yönde uluslararası girişimler de olmasına rağmen, bu adımların, beklenen hedeflere ulaşılması konusunda yeterli olmadığı görülmektedir. Her yıl 10 milyon hektar orman alanı tahrip edilmekte, 12 milyon tarım arazisi  çöllleşmektedir. Yıllık karbon salımının ancak 60’ı doğa tarafından depolanabilmekte, 40’ı   atmosferde birikmeye devam etmekte ve dünya giderek ısınmaktadır. İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, kirlilik kaynaklı sorunlar bugünün ve gelecek nesillerin yaşamını ve refahını olumsuz yönde etkileyeceği gibi, yakın gelecekte ekonomiyi de zora sokacak en büyük problemler arasında yer almaktadır. Bu durum, ülkelerin sürdürülebilir kalkınma konusunda verdiği taahhütleri yerine getirme konusunda başarısız olduklarını göstermektedir. Nitekim 2050 yılında 1.5°C’de tutulması hedeflenen küresel ısınmanın, 2040 yılında 1.5°C’yi aşacağı tahmin edilmektedir. Bir milyon türün nesli tehlike altındadır. Bu son 10 yıl, atılacak adımlar için kritik bir 10 yıl olarak değerlendirilmektedir” dedi.

 

“Kamu yararı kavramı yeniden tanımlanmalı”

Doğanın yükünün her geçen gün arttığını belirterek, bu yükün azaltılması için tek bir bireyden tüm insanlara, politikacılara ve yöneticilere görevler düştüğünün altını çizen Ataç; “Artık tüm hükümetler kalkınmalarını büyüme odaklı halden çıkarmalı, çevresel değerleri esas alan göstergeleri kullanmalıdır. Bu anlamda, yasalarımızda çoğu zaman geçen kamu yararı kavramının; ekosistem hizmetlerini dikkate alan, iklim krizi ve biyolojik çeşitlilik kaybının gıda üretiminden doğa felaketlerine kadar yaratacağı riskleri dikkate alan bir anlayışla yeniden tanımlanması gerekmektedir. Bu aynı zamanda doğa ile dost olmanın ve doğaya dost uygulamaların hayata geçirilmesinin de önemli bir aracı olacaktır. Doğa ile dost olmak; iklimi korumak, tüm canlıların yaşam hakkına saygı göstermek, yaşam alanlarını korumak, doğa tahribatlarını önlemek, kirliliği ve doğaya olan yükü azaltmak, doğada açılan yaraları iyileştirmek üzere restorasyon çalışmaları yapmaktır” diyerek, bugün artık dünyanın, doğa ile dost olmaktan başka çaresi olmadığını hatırlattı.   

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.